Çin iş dünyası neden spora yatırım yapıyor?

Spor dünyasında Arap sermayesine alıştık şimdi de bu sektöre Çinliler yatırım yapmaya başladı. Peki bunu neden yapıyorlar? Çin’in futboldaki amacı ne? 

Londra Loughborough Üniversitesi, Spor İşletmesi profesörleri Aaron Smith ve James Skinner, Çin’in neden Avrupa futboluna yatırım yaptığını araştırdı.

Araştırmanın tamamına buradan ulaşabilirsiniz.

Araştırmada öne çıkan verileri ve Çin’in Avrupa futboluna odaklanmasının sebeplerini şöyle özetleyebiliriz:

Çin’de spor kültürün ve toplumun uzun yıllardır ayrılmaz bir parçası. Devlet kontrolünde merkezi bir şekilde yönetilen spor eğitimi ve kültürü Olimpik başarıları da beraberinde getirdi. Pekin Olimpiyatları’nda Çin tam 51 altın madalya aldı. Ancak Çin’in spor stratejisi daha radikal ve agresif bir şekilde değişti ve Avrupa kulüplerini satın almaya başladılar. Bunda başkan Xi Jinping’in hedefleri etkiliydi. Jinping, Çin’in ülkedeki spor endüstrisini geliştirmek istemesi Çinli iş adamlarının hiç görülmemiş bir şekilde Avrupa kulüplerini satın almaya başlamasıyla sonuçlandı. Peki neden? Bunu cevaplamak için Çin’in spor anlayışına ve ekonomi politiğine göz atmak gerekiyor. Görüldüğü kadarıyla Çin’in futbol için sürekli olarak büyüyen bir iştahı var.,

Spor Çin’in ulusal stratejisi oldu

2014’te Çin’in başkanı Xi Jinping ve Eyalet Konseyi başkanı Li Keqiang yaptıkları açıklama ile Çin’in global bir futbol gücü olması yolunda 50 maddelik bir yol haritası çıkardılar. Spor Çin’in ulusal stratejisi olmuştu ve Çin’in ekonomik büyümesiyle spor politikaları paralel olarak ilerlemeye başladı. Ancak bu strateji aynı zamanda sınırları aştı ve sporun kazançlı, kapitalist dünyasına da sıçradı.

Mayıs 2016’da Çin’in 13’üncü beş yıllık planı dahilinde 2020’ye kadar Çin’in milli hasılasından yüzde 1’lik bir yatırım alması planlandı. Hedef spor endüstrisinin 50 milyar dolardan yukarıya çıkarılıp 2026’ya kadar 750-800 milyar dolarlık bir endüstriye dönüştürmekti. Çin’deki her mahalleye bir spor tesisi kurularak spora katılan kişi sayısını 500 milyona çıkarmak hedefleniyordu. Bütün dünyadaki spor endüstrisinin hacminin 2014’te 1 trilyon dolar olduğunu göz önünde bulundurduğumuzda Çin’in 10 yıl içinde 750 milyar dolarlık bir endüstri yaratmak istemesi oldukça azimli bir hedefti. 2008’de Çin’in gayri safi milli hasılası 3 bin doların üstündeydi. 2016’da ise bu rakam 7 bin dolara çıkmıştı. 1.4 milyarlık nüfusun içinde bulunan ve yıllık yüzde 2 ila 3 büyüme hızına sahip olan orta sınıfın spora harcayacağı bir bütçe bulunuyordu. Bununla birlikte Çin’de bulunan 600 kadar milyarder de Çin’in spor endüstrisi ile ilgili büyüme hedeflerine isteseler de istemeseler de dahil olmak zorundaydı.

Spor ekipmanlarının dünyadaki en büyük üreticisi

Bazı engeller olsa da spor endüstrisi yıllık yüzde 16’lık bir büyümeye sahipti. Bu özellikle pazarlama ve spor ekipmanları sayesinde olan bir büyümeydi. Çin de dünyadaki en büyük spor ekipmanı üreticisi oldu. Bu ürünlerin büyük bir çoğunluğu küçük ölçekli işletmelerde üretildi. NBA yıldızı Yao Ming’in ve şimdi emekli olan tenisçi Li Na ile yapılan sponsorluk anlaşmaları büyümeyi şüphesiz hızlandırdı. Li Na’nın Melbourne’daki Grand Slam zaferine kadar Çin’de spor sponsorlukları yılda 2 milyar dolarlık bir hacme sahipti. 2017’nin başından itibaren bu rakam 18 milyar dolara çıktı. Nike’ın Li Na ve Yao Ming için yaptığı sponsorluklar Çin’de yetişen diğer sporcular için de bir değer oluşturdu.

Çin’deki spor yayın hakları ve sponsorluk pazarı 2015’te adeta patladı. Çin’in spor yayın şirketi Ti’ao Dongli, Çin Süper Ligi’nin yayınlarını 1.3 milyar dolara satın aldı. Bu iki yıl önce ki 50 milyon dolarlık yayın ihalesinden çok çok fazla yukarıdaydı. Ligin multimedya hakları Çin’in önde gelen internet tabanlı şirketlerinden Le Sports’a 420 milyon dolara satıldı. Yine Çin’in sigorta şirketi Ping An da ligin asıl sponsoru oldu.

Futbol düşkünü bir başkan: Xi Jinping

Aradan geçen bir yılın sonunda finans şirketi China Everbright ve internet & teknloji şirketi Beijing Baofeng dünyanın en büyük medya hakları şirketlerinden biri olan MP & Sliva’nın hisselerinin çoğunu satın aldı. 2016’da Hisense Group UEFA Şampiyonlar Ligi’ne ponsor oldu. Hisense, sponsorluktan sonra Çin’deki satışlarını yüzde 9, dünyadaki satışlarını da yüzde 6 arttırdığını açıkladı.

Bütün sporlar içinde futbol çok kritik bir rol aldı. Sebep olarak üç önemli faktör vardı. İlk olarak hem politik hem de ekonomik olarak sporun içinde olmak için futbol vaz geçilmez bir branştı. Çin’in 13’üncü beş yıllık büyüme planı bunu gerektiriyordu. İkinci olarak futbol Başkan Xi Jinping’in çok sevdiği ve takip ettiği bir spor. Çinli milyarderler bunu politik bir avantaja çevirmek için futbolla içli dışlı olmaya başladılar. Üçüncü olarak futbol dünyada en çok izlenen spor. Bütün spor tarihinin yaptığı kârın yüzde 40’ını futbol yaptı. Futbolu görmezden gelmek, spor dünyasının büyük bir çoğunluğunu görmezden gelmek oluyordu.

Çinlilerin futbol kulüplerini satın almaya başlaması 2007’de Hong Kong’da yaşayan Carson Yeung’un, o zamanlar Premier Lig’de mücadele eden Birmingham City’yi satın almasıyla başladı. Ancak daha sonra Yeung, Hong Kong’da kara para yıkama iddiasıyla tutuklandı ve 6 yıllık hapis cezası aldı. Birmingham City şimdi Trillion Trophy Asia isimli başka bir Çinli firma tarafından yönetiliyor. Geleceği hala belirsiz.

Futbol dünyasına giren bir dev: Suning

Çinli firmaların futbola yatırım yapması giderek artan bir hıza sahip oldu. Alibaba, Çin Ligi’nde beş kez şampiyon olan Guangzhou Evergrande’ın hisselerinin bir kısmını satın aldı.

2015’ten 2017’ye kadar geçen zamanda Çinli yatırımcılar dünya futboluna 2.5 milyar dolar harcadı. İtalya’da Inter ve Milan, İngiltere’de Manchester City, West Bromwich, Aston Villa, Birmingham City ve Wolverhampton, İspanya’da Espanyol, Granada ve Atletico Madrid, Fransa’da Sochaux, Hollanda’ad ADO den Haag, Çek Cumhuriyeti’nde Slavia Prag Çinli yatırımcıları kendilerine çekti.

Futbola yatırım yapan Çinli yatırımcılar sadece bu sporu sevdikleri için yatırım yapmadılar. Bu kulüpleri ve yatırımları kendi ürünlerini pazarlamak üzere bir pazar alanı olarak kullandılar. 2016’nın Haziran ayında Çin’in süper market zinciri Suning Holding Inter’in çoğunluk hisselerini 270 milyon euroya satın aldı. Bu maliyete ek olarak Suning kulübün zararlarını da üstlendi. Şirketin başındaki Zhang Jindong’un tahimn edersiniz ki başkan Xi Jinping ile doğrudan ilişkisi vardı. Amaçları Suning’i Italya’ya yerleştirmekti. “Bizim işimiz uluslararası bir iş ve markamız Avrupa’da da çok büyük olacak” demişti.

Sadece kendilerinin yönettiği bir spor ekosistemi

Suning’in iş modeli Çinli yatırımcıların modelini özetliyor. Suning Sports’un e-ticaret, spor medyasında hisseleri var. Aynı zamand Çin Ligi’ndeki Jiangsu Suning’in de sahibi. Suning Sports Group’un belgelerine göre hedefleri kulübe sahip olmak, spor medya haklarına sahip olmak, oyuncu temsilcilerini yönetmek, antrenman tesislerine, yayın platformlarına, içerik üretimine ve spor ile ilgili e-ticaret yapan firmalara sahip olmak. Bu strateji ile Suning bütün üretim araçlarını kontrol ederek bir spor ekosistemi kurmak. Avrupa’da Çinli bir firmanın bir kulübün çoğunluk hisselerini satın alan ilk şirket olmalarıyla bu yolda çok önemli bir adım attılar.

Carson Yeung’un Birmingham City faciasının aksine Suning’in futbola böyle bir iş planı ile girmesi daha tekil, entegre ve mantıklı görünüyordu. Şirketin kulübü satın almasında sonra yapılan açıklamada Zhang Jindong oldukça dikkatli bir açıklama yaptı. Kulübü bir Çinli olarak satın aldığını söylemekten kaçındı ve onun yerine “Inter Milan öncelikle İtalya’ya, Avrupa’ya ve sonra Dünya’ya aittir” dedi.

Suning’in spordaki stratejisi uzun süreli görünüyor. 2015’te Suning Sports La Liga’ya kendi video siteleri PPTV’nin yayın hakkı alması için 270 milyon dolar ödedi. Suning aynı zamana oyuncular için de para harcadı. Chelsea’den Ramires için 28 milyon dolar, Shakhtar Donetsk’ten Alex Teixeira için 50 milyon euro harcadılar. Bu iki oyuncuyu da kendi kulüpleri Jiangsu Suning’e transfer ettiler. Kulüp için aynı zamanda kulübün isim hakları, antrenman tesisleri, antrenman forması gibi sponsorluklar da verdiler. Suning’in hem statta hem formalarda hem de logoda marka görünürlüğü hali hazırda bulunuyordu.

Devreye Çinliler girince kulübün değeri artıyor

Şu an için Çin şirketlerinin spora yaptıkları yatırımını başarılı veya başarısız olduğunu değerlendirmek için çok erken. Diğer sektörlerde yapılan hükümet desteği her zaman başarı garantisi olarak sonuçlanmadı.

Wanda Group’un başındaki Wang Jianlin spor yatırımı konusunda bir takım korkulara sahip. “Wanda Group sadece spor endüstrisinde satın alımlar yapmıyor. Hedefimiz turizm gibi sektörleri spor endüstrisi ile güçlendirmek” demişti.

Çinli milyardelerin tek ilgilendiği spor futbol değil. İspanya ekibi Granada’yı satın aldıktan sonra Shanghai Double-Edged Sports’un enel müdürü Lizhang Jiang, emlak yatırımcısı Meyer Orbach ile birlikte NBA’de Minnesota Timberwolves’un bir kısım hissesini satın aldı.

Peki Çinli şirketlerin Avrupa Kulüplerini satın alması Çin’de ve dünyanın diğer yerlerinde pazarlama açısından doğrudan bir fırsat yaratıyor mu?

Avrupa’da bir futbol kulübü satın almak göreceli olarak Çin’deki kapitali kolay yoldan dışarıya çıkarmanın bir yolu bu değer aynı zamanda Çin’de de değerini koruyor. Avrupa kulüplerinin markası ve değeri  Çin’de bir değişim yaratabilir. Eğer bir Çin şirketi bir kulübü satın almak üzere adım atıyorsa o kulübün değeri otomatik olarak yerel pazarda artıyor. Ve bu da kulağa oldukça iyi bir iş olarak geliyor.

 

Yazı Hakkında Düşünceleriniz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir