Nerede spor orada sponsor: Red Bull

Bugün Red Bull markasını gündelik hayatımızda içecek kutularının üstünden çok sporda görüyoruz. Peki neden?

Spor ve sponsorluk kelimeleri bir arada kullanıldığında aklımıza gelen ilk markalardan biri Red Bull oluyor.  Extreme sporlara yatırım yapıyorlar, kendi takımlarını kurup Bundesliga’da mücadele ediyorlar, Formula 1’de kendi isimlerini taşıyan bir takımları var… Red Bull belki de tarihin en başarılı pazarlama kampanyalarını yürüten birkaç markadan biri.

Peki bunu nasıl başarıyorlar?

Bunun için biraz Red Bull’un tarihine bakmak gerekiyor. Red Bull her ne kadar bir Avusturya markası olsa da aslında menşei Tayland. Dietrich Mateschitz, Tayland’a yaptığı yolculukta insanların uyanmak ve zinde kalmak için bir içecek içtiğini görüyor. Bu içeceğin ismi Krating Daeng.

Dietrich içeceği Avrupa’ya taşımak istiyor ve 1984’te Red Bull kuruluyor.  Fakat içeceğin Avrupa pazarında satılması için bu içeceği Avrupa damak tadına uyarlamak gerekiyor. Bu yüzden de içeceği gazlı bir hale getiriyorlar. Almanların ve Avusturyalıların normal suyu bile gazlı içmeyi tercih ettiklerini göz önünde bulundurursak oldukça yerinde bir tercih. İçeceği gazlı hale getirmek dışında da pek bir değişiklik yapılmıyor.

Dietrich Krating Daeng’in marka tasarımı genel olarak beğenmiş fakat ismin daha jenerik olması gerektiğine karar vererek Red Bull’da karar kılmış. Krating Daeng’in Taylandlı sahibi Chaleo daha önce markayı Avrupa’ya taşımaya çalışmış fakat bunda pek başarılı olamamış çünkü Krating Daeng, Tayland’da işçi sınıfının bir içeceği olarak tüketiliyormuş. Ancak Avrupa’da durumlar farklıymış bu yüzden Dietrich’in farklı bir yaklaşıma ihtiyacı olmuş. Bu içeceğin bir parti içeceği olacağına eminmiş ama bunu parti ortamına nasıl taşıyacağını bilemiyormuş.

Bu yüzden genç nesle yönelmiş. Bilindik ve geleneksel pazarlama yöntemlerini bir kenara bırakmış ve gençleri işe alarak Red Bull markası giydirilmiş Volkswagen’ler ve Mini Cooper’larla tanıtım yapmaya başlamışlar.  Dietrich’in işe aldığı bu gençler “marka müdürü” olarak çalışıyormuş ve marka müdürlerine büyük partiler düzenleyebilmeleri için bütçeler vermişler. Bu partilerde de Red Bull kullanılarak yapılan kokteyller servis ediliyormuş.

Pazarlama işe yaradı mı?

Hem de fazlasıyla. Red Bull 1987’deki ilk yılında Avusturya’da bir milyondan fazla sattı. Sonrasında bir yangın gibi Avusturya’nın komşularını sardı. 1992’de Slovakya ve Macaristan’da Red Bull satılıyordu. Almanya ve İngilter’ye Red Bull 1994’de giriş yaptı.  1997 yılında Red Bull, ABD’ye girdiğinde günde 1 milyon kutu satıyordu.

Dietrich her zaman bir spor hayranı oldu. Kendisinin extreme sporlara ilgisi çok büyüktü ve aynı zamanda pilotluk lisansı vardı.  1980’lerin sonunda extreme sporlar tanınırlığını arttırmaya başladığında Dietrich “Red Bull gives you wings” sloganını buldu. Red Bull’un spor dünyasına 1991’de ilk adımı attı. Viyana’da ilk Red Bull Flugtag organize edildiğinde çok büyük ilgi çekti. Dünya’nın dört br yanından insanlar kendi yaptıkları makineleriyle uçmaya çalışıyordu. Orijinal bir fikirdi.

Flugtag’ın başarısı Dietrich’i başka spor organizasyonlarına itmeye başladı. Sonrasında ise bu alternatif pazarlama stratejisine yani kimsenin sponsor olmadığı spor organizasyonlarına sponsor olmaya, giderek artan bir bütçe ayırmaya devam etti.

2011’de Red Bull’un pazarlama bütçesi 2.1 milyar dolardı. Bu yıllık kâr marjlarının yüzde 84’ünü oluşturuyordu.

Red Bull’un düzenlediği etkinliklerin sayfasına buradan ulaşabilirsiniz. Bu sayfadakiler Red Bull’un yaptığı etinlikler, yaklaşan etkinlikleri…

Red  Bull aynı zamanda Red Bull Leipzig, New York Red Bulls kulüplerinin de sahibi. Bunlarla beraber üç tane de statları var.

Yıllar içerisinde Red Bull bir çok kulübe, sporcuya ve organizasyona sponsor oldu, kulüpler satın aldılar. Ama Red Bull’un en büyük işi iki Formula 1 takımını satın alması oldu. Red Bull Racing ve Toro Rosso.

Bunun yanında Red Bull’un F1 Red Bull Junior Team’i, NASCAR takımı ve Red Bull Racing Australia takımları bulunuyor.

2011’de Red Bull pazarlama bütçelerinin üçte birini Formula1 takımlarına harcadılar. Red Bull’un sahibi olduğu takımlardan biri olan RB Leipzig Şampiyonlar Ligi’nde mücadele ediyor. Formula 1 takımlarının dereceleri de ortada…

Bugün Red Bull her zamankinden çok daha büyük. Monster gibi enerji içeceği markalarının ortaya çıkmasına rağmen pazar payının yüzde 43’üne sahipler. Bütün bunlar içerisinde Red Bull’un en büyük işi neydi? Diye sorarsanız elbette ki 2012’de Felix Baumgartner’ın stratosferden dünyaya atlamasıydı.

 

Yazı Hakkında Düşünceleriniz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir