Sporun teknobilimsel dönüşümü

Rayvon Fouche’nin “Game Changer: The Technoscientific Revolution in Sports ” kitabı tarih boyunca teknolojik gelişmenin sporu olumlu veya olumsuz nasıl etkilediğini anlatıyor

Geçtiğimiz günlerde Boston Red Sox’ın Apple Watch kullanarak hile yaptığının ortaya çıktığını yazmıştık. Ancak spor ve hile tarih boyunca birbirinden çok uzaklaşabilmiş kavramlar değiller maalesef.

Antik Yunan’da düzenlenen Olimpiyatlarda da hileler yapılıyormuş. Atletler enerji vermesi için yarışlardan önce çiğ testis yiyormuş. Viktorya döneminde bisikletçiler kokain ile enerjilerini arttırıyormuş.

Nereden mi biliyoruz? Rayvon Fouche’nin Haziran ayında “The Game Changer” isimli kitabı yayınlandı. Eski bir bisikletçi ve Purdue Üniversitesi’nde profesör olan Fouche kitabında rekabetçi alanlarda legal ve illegal avantajın nasıl sağlandığını anlatıyor.

Fouche artık performans arttıran maddelerin, hile yapmak isteyenlerin ilk başvurduğu yöntem olduğunu söylüyor. Ve yine Fouche’ye göre geleneksel anti-doing testleri ömrünü tamamlamak üzere. 2011 Dünya Atletizm Şampiyonası’nda atletlerin sadece yüzde 0.5’i dopingli çıkmış. Ancak şampiyonaya katılan sporcular arasında yapılan anonim bir ankette atletlerin yüzde 30’u doping kullandığını itiraf etmişti.

Fouche, kitabında sporda teknolojik gelişmenin çoğunlukla ilaçlarla ilişkili olduğu algısına meydan okuyor. Çünkü geliştirilen ekipmanlarla da sporcuların performansı arttı. Sırıkla atlamada karbon fiber sırıklar her şeyi değiştirdi. Titanyum sopalar golfe egemen oldu. Prof Fouche, kitabında Speedo’nun ürettiği vücudu kaplayan poliüretan mayoya özellikle değiniyor. Çünkü şubat 2008’de çıkan bu mayolar sayesinde sadece 18 ayda 130 dünya rekoru kırıldı.

“Game Changer” kitabı sporcular arasındaki fiziksel farklılıkların artık değişemeyecek kadar küçüldüğünü öne sürüyor ve yakın bir zamanda performansın sonucu etkilemesi ortadan kalkabilir. Bu yüzden teknolojik gelişmeler sporun özelliğini etkileyecektir.
Çoğunlukla başvurulan yöntem yasaklamak oluyor. FINA, 2009’da vücudu tamamen kaplayan mayoları yasaklamıştı. Doping de yasaklananların başında geliyor. Ancak bunda iyi bir amaç var; Sporcu sağlığı. Kanı yoğunlaştıran EPO olarak bilinen Erithropoietin maddesi 1986 yılına kadar 5 senede 18 bisikletçinin ölümüne neden olmuştu.

Sporu yönetenler bir yerde bir çizgi çekmek zorunda kalıyor. Bu çizgiler çoğunlukla bulanık, geçici veya sevilmeyen çizgiler oluyor. Kitapta bahsedilen Oscar Pistorius örneğinde olduğu gibi. Oscar Pistorius’un Olimpiyatlar’da ampute bacaklarla koşmasının kendisine avantaj sağladığı öne sürülmüştü. Caster Semenya ise erkek olmakla suçlanmıştı. IAAF ikisinin de yarışmasına izin verdi. Ancak gelecekteki benzer vakalar için nasıl davranılacağına dair bir çizgi çizilmedi.

Rayvon Fouche’nin “Game Changer: The Technoscientific Revolution in Sports ” kitabı tarih boyunca teknolojik gelişmenin sporu olumlu veya olumsuz nasıl etkilediğini anlatıyor ve özellikle günümüz sporunda karar verilmesi çok güç olan gri alanların büyüdüğünü gösteriyor.

Geçmiş tartışmaların bitmediği ve geleceğin sporunda teknolojinin daha da hakimiyet kuracak olması ile birlikte tartışmalara kaynak oluşturacak bir kitap.

Yazı Hakkında Düşünceleriniz

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir